senden kalan

ana sınıfındayken her gün okula götürmenı,
beslenme çantamı yaparken küçük sürprizler bırakmanı,
ilkokuldayken her gün bizi köprüye kadar götürmeni,
çok seviyorum diye bisküvili pasta yapmanı,
seninle gittiğim misafirlikleri,
ordu’ya taşınırken bulduğumuz evi büyük mutlulukla gelip anlatmanı,
ranzayı seviyoruz diye gidip ranza almanı,
sobanın dibinde leğenin içinde beni yıkamanı,
eve yüzlerce uğur böceği getirdiğimde bana kızmanı,
elim ayağım çamur içinde geldiğimde iki elimi bir tutup sinirli sinirli yıkamanı,
mutlu olalım diye “çocuklara bilgisayar alalım” demeni,
doğum günlerimizde büyük bir mutlulukla pasta yapmanı,
sabahları okula gitmeden önce “bu bardaktaki süt bitecek” demeni,
okula her geldiğinde gururlanarak eve döndüğünü,
korgan’ı, fatsa’yı…
sana ait hiçbir şeyi unutmadım.

sen de;
seni nasıl sevdiğimi,
ne çok özlediğimi,
sırf sen seviyorsun diye dinlediğim cem karaca’yı, barış manço’yu, erdal erzincan’ı, ali ekber çiçek’i ve musa eroğlu’yu,
her yaş pasta yememde senin yaptığın bisküvili pastaları hatırladığımı,
her yanına gelmemde yanından gitmek istemediğimi,
kimseye zarar vermeden, doğayı ve hayvanları severek yaşamaya devam ettiğimi,
kimseden bir beklentim olmadan, sana layık bir evlat olarak ömrümü bitirmek istediğimi,
senin değerlerini hiçbir zaman çiğnemediğimi,
başıma gelebilecek her kötü şeyde senin beni koruduğunu düşündüğümü,
hep senin olacağımı,
seni çok ama çok sevdiğimi,
özlediğimi,
yokluğunu kabullenemediğimi,
geceleri uyurken “inşallah uyandığımda hayat yine annemle devam eder” diyerek gözümü kapattığımı,
kaç yaşıma gelirsem geleyim hep senin “eşek sıpan” olacağımı da sen unutma.

göremedik

Hayat, herşeye rağmen kalanlarla yaşamaya değer. Ben elimden geldiği kadarıyla yanımdaki insanların değerini biliyorum. Onları kaybettikten sonra üzülmektense, kaybetmemek için üzülmeyi seçebiliyorum. Böylesine değişik duygularla yaşıyorum.

Biz annemizi kaybettiğimiz günden beri yanımızda öyle ya da böyle bir babamız vardı. Çoğu zaman varlığını hissedemedik ama baba dediğimiz zaman arkasını dönüp bakacak bir insandı sonuçta. Belki onu anlayamayız, onun yaşadıklarını bilemeyiz. Tıpkı onun da bizim yaşadıklarımızı anlayamayacağı gibi. Yaşamak sizin sandığınız kadar kolay değil bu dünyada.

Geldim

Ordu’ya geldiğimi cümle alem bilsin artık. Güzel geçen bi staj döneminden sonra Bodrum’u terketmemin üzüntüsü ve Ordu’ya gelmemin mutluluğuyla birlikte psikolojik olarak dengesiz bi zamandayım.